Hazır Meclise Gelmişken Bağ-Kur Mağdurlarına El Atalım…

Ak Parti seçim yaklaştıkça kesenin ağzını iyice açtı. Dün gördüğüm bir haber beni iyice gerse de madem öyle gel böyle diyelim. Türkiye’nin borcu tam 400 milyar dolar olmuş. Bu borç sonucu doların bir kuruş artması bile 526 bin asgari ücret tutarında bir artışa neden oluyormuş. Ne yapalım “iktidarımız pahasına olsa da Emeklilikte Yaşa Takılanlar ile ilgili düzenleme yapamayız” diyenler bir tasarı hazırlayıp meclise sundular. Biz de 6 aydır esaslı bir teklif hazırlıyorlar zannediyorduk. Meğer tek maddelik kanunmuş. Kanun teklifi esasında 4 madde ama bir maddesi konuyla ilgili. Diğer maddeler yürürlük ve yürütme maddesi. Diğer madde de taşeron işçilerin zorunlu emekliliğini kaldırmakla ilgili.

Bundan önce yazdığımız iki yazıda teklif hazır olmadığı için tahminlerimizi belirtmiştik. Ancak teklif deyim yerindeyse dağ fare doğurdu sözünü haklı çıkardı. Sunulan teklif mecliste değişir mi bilinmez ama sadece yaş konusu kaldırıldı. Zaten geçirilen 23 senelik süreçte yaş ve prim şartları büyük oranda halledildi. Sadece 1980-90’lı yıllarda işe girenler yönünden sıkıntı kalmıştı. 5000-5975 gün arasında değişen prim gün sayısı aynen kaldı. Emekliliği bekleyen birçok kimsenin hesabını yeniden yapması gerektiği de ortada.

Bu söylediklerimiz işçiler yönünden böyle. Ancak en büyük sıkıntının esnaflar yönünden olduğu da ortada. Geçtiğimiz aylarda 1990’lı yıllarda esnaflık yapan bir müşterim “bizi bağkurlu yapmadınız o yüzden emekli olamadık. Bir gelişme var mı” sözleri hala kulaklarımda. 1980-2000 yılları arasında esnaflık yapan çok sayıda esnaf bilerek veya bilmeyerek bağkurlu olamadı. Çalıştıkları vergi kaydı ve esnaf odası kaydı ile belgelenebilen bu kişiler 2000 ve 2018 yılında çıkarılan aflardan faydalanamadığı için açtıkları çok sayıda davadan da bir sonuç çıkaramadılar. Yapılan bu düzenlemede de umduklarını bulamayan insanımız şimdi ne yapacak?

Ancak bu insanların dertlerini dillendiren kimse de yok. Esnaf ve Sanatkârlar Odaları ve Ticaret ve Sanayi Odalarının bu konuda bir çalışma yapması gerekmiyor mu? Yıllarca aidat aldıkları bu insanların bu sorunları onları hiç ilgilendirmiyor mu? Esnaflık bitti iş de bitti mi diyorlar? Bu insanların birçoğu şimdi emeklilik çağında arkadaşları maaş alıp daha rahat bir hayat sürerken bunlar sosyal dayanışma vakfının kapılarına mı gitsinler? Devlet görevi olan işi takip etmeyerek bunları bağkurlu yapmamış hiç olmazsa şimdi primini alarak bu insanları emekli yapmanın yollarını arasın.

Kanun hazır meclise gelmişken;

  • Bağ-Kurlulara çalıştığını belgelendirmek suretiyle borçlanma hakkı verilsin. Yıllarca bu ülkenin ticaret ve sanayiine hizmet eden bu kişilere parasıyla olsun bu hakkı vermek daha doğru değil mi? İlla vakıf kapılarında el açmalarını mı istiyoruz?
  • Doğum borçlanması kanun çıkarken ifade edildiği gibi bütün kadınlara şartsız kolaylaştırılsın. Doğumdan önce işe giren kadınla, doğum yaptıktan sonra çalışan kadın arasında ne fark var ki çifte standart uygulanıyor? Sonuçta ikisi de doğum değil mi? Gelişmiş ülkeler prim almadan bu süreleri sigortalı sayarken biz insanımıza para alarak bu hakkı neden tanımıyoruz? Kaldı ki staj yapan kadının sigortalı olmadığı varsayılırken doğum borçlanması hakkı olduğu neden kabul ediliyor? Bu da erkek ve kadın stajyerleri arasında bir başka çifte standart değil mi?
  • Meslek lisesi stajyerlerine staj yaptıkları süre kadar borçlanma hakkı verilsin. Ve o tarih işe başlama tarihi kabul edilsin.

Her Kanun Başka Mağduriyetler Oluşturmasın

Geçtiğimiz günlerde yazdığım yazıda Emeklilikte Yaşa Takılanlar Kurtuldu ya diğerleri demiştim. Emeklilikte yaşa takılanlar tasarısı bugünlerde iktidar partisi tarafından imzaya açıldı, yakında meclise sunulacağı anlaşılıyor. Henüz tam metnine vakıf olamasak da çok soruna sadra şifa olacağı anlaşılıyor. İlk günden emekli olacağını açıklayan birçok çalışan mevcut işini kaybetmemek için şimdilik emekli olmasa da emekliliğin, çantada keklik olmasının verdiği rahatlığa kavuştukları söylenebilir. İşi ve statüsü müsait olanlar için emekliliğin bir ek gelir olacağı da aşikâr.

Ancak her kanun başka mağdurlar oluşturmaya devam ediyor. Şimdi de 1-2 günle Emeklilikte Yaşa Takılanlar olmayı kaçıran milyonlar biz neden 17 sene sonra emekli olacağız demeye başladı. Kimse kanun değişir de mağdur oluruz diye bir an önce işe gireyim demez. İş bulacak da işe girilecek. Çalışmadan beni sigorta yap demek zaten hukuka aykırı. Bu durumdakilere ve daha sonra çıkarılan 5510 sayılı kanunla sigortalı olanlara Allah yardım etsin. Onları kıyamette emeklilik bekliyor artık.

5510 sayılı yasa ile sosyal güvenlik dünyamıza kazandırılan doğum borçlanması ile sigortalı kadınlara yeni bir hak tanınmış oldu. Yasa çıkarılırken doğum borçlanmasının aynen askerlik borçlanması gibi olacağı, kadınların da işe başlama öncesi yaptığı doğumları borçlanabileceği çok kere dillendirildi. Ancak yasa çıkıp yürürlüğe girdikten sonra işin hiçte öyle olmadığı kısa sürede anlaşıldı. Hatta Anayasa Mahkemesi böyle olamayacağına hükmetti. Yani çalışan anneler, iş hayatı öncesinde yaptıkları doğumları borçlanamadılar. Bu da anneler yönünden büyük mağduriyetler oluşturdu. Önce çocuk mu iş mi tercihini çocuktan yana kullanan ve daha sonra iş hayatına giren kadınlar iki defa mağdur oldular.

Diğerleri içinde önemli bir grup kendilerine staj mağduru diyen çok önemli bir kitle var ki bu grup meslek lisesinde okurken okul tarafından kendileri sigortalı yapılan ve kendilerine sigorta numarası verilenler. Bu gruptakiler daha sonraki iş hayatlarında bu numara ile normal sigortalarına devam ettiler. Çeşitli nedenlerle staj başlangıcı ile normal iş hayatı arasındaki süre uzayanlar da kendilerinin başlangıç tarihlerinin işe başlama olarak alınmasını istiyorlar. Bu gruptakilerin çoğunluğunun 18 yaş altı olduğunu söylemeye bile gerek yok. Bu tarih esas alınırsa birçok kişinin de emekliliğinin yolu açılabilir. Bu gruptakiler de yapılacak bu düzenlemeden faydalanmak istiyor.

Doğum borçlanması ile birlikte zikredilmesi gereken bir grup var ki staj yaptığı için sigorta numarası olanlara tanınan ayrıcalıktır. İş akdi ile çalışma yapmadığı halde bu gruptaki kadınlara doğum borçlanması hakkı tanınarak ortaya bir çifte standart çıktı. Bir grup kadın sigorta başlangıcı doğumdan sonra olduğu için doğum borçlanması yapamazken bir grup kadın da yine normal sigortalı olmadığı halde borçlanma yapabildi. Bu da ortaya çok büyük mağduriyetler çıkardı. Aynı tarihte aynı işe giren iki kadın arasında emeklilik yaşı bakımından telafisi imkânsız mağduriyet oluştu.

Şimdi Emeklilikte Yaşa Takılanlar ile ilgili düzenleme yapılırken tüm bu mağduriyetler ortadan kaldırılabilir. Kadınlara kayıtsız şartsız doğum borçlanması hakkı tanınırken, kadın stajyerlere tanınan doğum borçlanması benzeri borçlanma erkek stajyerlere de tanınmalıdır. Kendisi için iş kazası ve meslek hastalığı için yatırılan sigortalılar, kendileri için yatırılan kısa süreli sigorta prim süresi kadar borçlanma hakkına kavuşmalıdır. Böylelikle anayasal eşiklik de bir nebze olsun sağlanacaktır.